‘En iyi yol Türkiye ve KKTC ile anlaşmak’

Uzmanlar, Kıbrıs sorununun kavramlarıyla yeniden ele alınması gerektiğine işaret ederek Ada’da Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliğini esas alan alternatiflerin değerlendirilebileceğine vurgu yapıyor.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) başkenti Lefkoşa’da, Kıbrıs’ta çözüm için alternatif modellerin ele alınacağı Yakın Doğu Üniversitesi tarafından 1-3 Nisan’da düzenlenecek İkinci Uluslararası Kıbrıs Konferansı öncesi uzmanlar, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nazım Beratlı, Kıbrıs sorununun sebepleri ve tanımlanması konusunda 150 yıldır, herkesin kabul edebildiği bir yaklaşım olmadığına dikkati çekti.

Kıbrıs’taki sorunla ilgili Türkiye, KKTC, Güney Kıbrıs Rum yönetimi ve Yunanistan’ın yanı sıra İngiltere, ABD ve Birleşmiş Milletlerin (BM) kendi çıkarlarına uygun tanımlar yaptığını kaydeden Beratlı, “Mevcut problemin tanımı hakkında bir fikir birliği yokken ortak bir çözüm bulabilmek akla aykırıdır.” dedi.

Beratlı, Ada’da yarım asırdan fazla süren müzakerelerde bugün dahi Rum tarafının ilk argümanlarını kullanmaya devam ettiğini belirterek “Bu durumda her şeyi yeni baştan konuşmak lazım.” diye konuştu.

Beratlı, Kıbrıs Rum tarafının 1959’da “Kıbrıs halkının kendi kaderini belirleme hakkı vardır. Kıbrıslı Türkler de bir azınlık olarak burada buna engel olmaları demokrasiye de insan haklarına da uymaz. Kıbrıslı Türkler bizim kendi kaderimizi belirleme hakkı içinde bir azınlık olarak boyunlarını büküp yer almalılar.” görüşüyle hareket ettiklerine dikkati çekti.

Nazım Beratlı, Türk tarafının bu tutuma 1974’teki askeri harekatla karşılık verdiğini belirterek “1965’ten beri biz federasyon görüşünü savunuyorduk. Şu şartlarda yeni baştan değerlendirmek zorundayız. Değerlendirme sonunda neye karar vereceğimizi ortaya çıkaracağız.” ifadelerini kullandı.

“Eğer benim partnerim hiçbir biçimde federasyon fikrini kabul etmiyorsa benim de tezimi gözden geçirmem gerek.” değerlendirmesinde bulunan Beratlı, bu nedenle meselenin kavramlarıyla tekrar ele alınması gerektiğini vurguladı.

Doç. Dr. Beratlı bu kapsamda, başlangıç olarak iki bağımsız devletin bir konfederasyon kurmasına olumlu baktığını belirterek bunun için öncelikli olarak KKTC’nin tanınması gerektiğinin altını çizdi.

“Kıbrıs’ın yeniden şekillenen Doğu Akdeniz’de önemli yeri olacak”

Yakın Doğu Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nur Köprülü de Ada’daki tarafların bugüne kadar federasyon önerisi dışında bir modeli henüz resmi yollarla telaffuz etmediklerine dikkati çekerek “BM, geçmişte birçok kez federasyon modeline atıfta bulunmuş ve bu model dışında BM organlarında resmi bir belgeyi bugüne dek ortaya koymamıştır.” dedi.

Müzakerelerde ilerleme sağlanamamasının, sonuç odaklı olmayan, takvimlendirilmemiş, “her konuda anlaşılmadan, hiçbir konuda anlaşılmamıştır” ilkesine dayalı bir müzakere tekniğinden kaynaklandığını kaydeden Köprülü, bunların yanı sıra mevcut duruma bir anlaşma öncesinde iki toplum arasında yeterli yakınlaşmayı sağlayacak güven yaratıcı önemlerin uygulanmaya konmamış olmasının da neden olduğunu söyledi.

Köprülü, “Bu aşamada, bahsettiğim müzakere sistematiği ve pratiği üzerine yeniden düşünülmesi ihtiyacının doğduğu ve bundan sonraki sürecin tarafların ortaya koyacağı siyasal irade üzerinden şekilleneceği bir evreye girilmesinin muhtemel olduğunu söyleyebiliriz.” ifadesini kullandı.

Öte yandan, özellikle bölgede güç dağılımının değişim gösterdiğine dikkati çeken Köprülü, “Bölgedeki güç denklemi zaman zaman Körfez ülkelerine doğru kayarken zaman zaman Doğu Akdeniz’e doğru kayabilmektedir. Kıbrıs’ın yeniden şekillenen Doğu Akdeniz bölgesinde önemli bir yeri olacağı aşikardır.” değerlendirmesinde bulundu.

Bugün yeni bir evreye doğru girilip girilmeyeceğinin halen tartışılan bir husus olduğunu belirten Köprülü, şunları kaydetti:

“Gelinen aşamada, müzakerelerin başından beri sürdürülen ‘kapsamlı çözüm modeli’ tarafları beklenilen noktaya getiremediğini söylemek gerekmektedir. İki toplumun liderleri arasında yürütülen müzakerelerin ‘Her şeyde anlaşılmadan hiçbir şeyde anlaşılmamıştır’ prensibine dayalı olması, bugüne dek Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik bir anahtar görevi görmediğine de işaret etme gereksinimi vardır.”

“En iyi yol Türkiye ve KKTC ile anlaşmak”

Bilkent Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Hakan Berument, Ada etrafındaki zenginliklerin Rum tarafınca tek taraflı olarak değerlendirilmesinin ekonomik olarak bir kazanç getirmeyeceğine işaret ederek bu kapsamda en iyi yolun Türkiye ve KKTC ile anlaşmak olduğunu kaydetti.

Berument, ekonomik açıdan değerlendirildiğinde İsrail, Rum yönetimi, Yunanistan ve İtalya’nın, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs üzerinden Yunanistan’a oradan da İtalya’ya doğal gaz boru hattı döşeyerek satmayı planladıkları doğal gaz üzerinden tahmin ettikleri kar oranını elde edemeyeceklerini belirtti.

Avrupa’ya doğal gaz satan Rusya’nın bölgede önemli bir oyuncu olduğu ve göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Berument, şunları kaydetti:

“Siz bu boru hatlarını döşeyip İtalya’ya gittiğiniz zaman Rusya’nın hegemonyasında kalıyorsunuz. Almanya şu anda doğal gazı 6 dolar civarında alıyor. Rusya bunu 4,5 dolara kadar düşürebilir çünkü boru hatlarını döşemiş, her şeyi hazır ve büyük bir oyuncu. Siz bu gazı İtalya’ya götürdüğünüz zaman Rusya bu fiyatı çok kolay aşağı çekebilir çünkü müşterisini kaybetmek istemiyor. Kıbrıs Rum kesimi ise bu gazı satamaz.”

Kıbrıs Rum yönetimi ve Yunanistan’ın izleyeceği en iyi yolun Türkiye ve KKTC ile anlaşmak olduğunu dile getiren Berument, “İsrail dahil onlar için en iyi alternatif Türkiye. Bunu kabul etmeleri lazım. Türkiye dışında İtalya’ya ya da Avrupa’ya gidecek doğal gaz boru hatlarına işin ekonomisi izin vermiyor.” değerlendirmesinde bulundu.